12 Eylül 2008 Cuma

6.Gün: Tanışma

Hindistan Cevizi Luise'le saat 10'da buluşacağız. Motorla onu almaya gideceğim. Adanın güney doğusunda bir bungalowda kalıyor bense güney-batı ile batı arasında bir bungalowda. Mesafeyi kestiremediğim için 9 gibi uyanıp düşüyorum yollara. Centilmen bir türk genci olarak vaktinden önce orada olmak, ablayı bekletmemek lazım. Türkü, Türkiye'yi elimden geldiğince temsil etmeye çabalıyorum işte!..

Güney sahili boyunca ilerliyorum, zaten tek yol var. Dün gezdiğim yollarla mukayese yapacak olursam; burası daha hareketli, daha insanların, arabaların marketlerin olduğu bir kısım. Dün biz kaldığımız yerden sahil yoluyla adanın kuzeyine gittik ama tek tük araba, benzin istasyonu gördük. Her taraf ormanlarla, palmiye ağaçlarıyla doluydu. Bu yolun bir kısmı dediğim gibi daha kalabalık. Hat Rin'e yaklaştıkça ise çok dik yokuşlar var. Dönüşte bu yolu iki kişiyle çıkmak nasıl olacak bakalım.

Anası filipinli, kendi alman, luise abla, ben ve emektar motorcuk..Sonunda Luise'in kaldığı bungalowlara ulaşıyorum, buluşuyoruz. Abla üzgün, dokunsan ağlayacak. Ne oldu diye sormama fırsat bırakmadan makineli gibi sıralamaya başlıyor; dün bütün gün tek başımaydım, canım çok sıkıldı, kimse yok burada, kimseyle tanışamadım, gece gürültüden, sinek böcek korkusundan uyuyamadım... Buluşmakla hata mı yaptım diye düşünmeye başladım ben de... Sonunda kahvaltı masasına oturuyoruz. Kahvaltıda bir ispanyol çiftle tanışıyorum. Yaklaşık 3 aydır geziyorlarmış. Ben yine ayıptır söylemesi "oha" diyorum, onlar da benim toplam 2 haftam olduğunu duyunca bir yerleriyle gülüyorlar.. Türkiye'ye gelmek istediklerini de söylüyorlar ben de kendilerini Türkiye'ye davet edip, gelirlerse görüşmek için mail adreslerini alıyorum.

Luise'e de madem sevmedin burayı, Sandrin ve Ericten de bahsedip, hadi bizim kaldığımız yere gidelim diyorum. Ha, nasıl olur ki falan derken, tamam diyor. Kahvaltının ardından çantaları alıp atlıyoruz motora. Bir kocaman seyahat çantası, bir küçük çanta, bir hediyelik eşya çantası, bir luise, bir yağız bir de motor. Nasıl olacak acaba derken, düşünerken çıkıyoruz yola. Yokuşlarda zor oluyor biraz ama sağ salim varıyoruz.. Anlık karar verip onu uygulamak gibi zevklisi yok.

Hemen kalacak yerini ayarlayıp, dün akşam gittiğimiz plaja yönleniyoruz. Sandrin ve Eric orada. Bir kaç saat geçirip hadi başka plaj bulalım diyoruz. Ericle sandrin sabah gelirken başka yoldan gelmişler, çok güzel yerler var diyorlar. Ben de gaza gelip tamam tamam diyorum çıkıyoruz yola.


Yeni bulduğumuz plajın tepeden görüntüsüGöz kararı, el yordamı bir plaj buluyoruz ama yok böyle bir şey. Dünkü plaja bayıldım, buna bittim. Kumu, denizin rengi, bungalowların görünüşü. Keşke diyoruz buraya gelsek ama pahalı olduğundan eminiz. Bol bol denize girip tadını çıkarıyoruz artık. Ne yapalım başka, o kadar masraf edip gelmişiz buralara.. Akşama doğru geri dönmek için hazırlığımızı yaparken, plajın sonunda, ağaçların içinde denize sıfır bungalowlar var. Onlarla ilgili hayal kuruyoruz. Keşke buraya gelebilsek, burda kalabilsek diye. Ya diyorum durun, bir soralım, belki yaparız bir şeyler. Sandrinle Eric'e göz kırpıp, Luise senle ben mesela odayı paylaşırız, daha ucuza gelir diyorum. Hareket çekiyor.. Sonra müteşebbis türk genci olarak duruma el koyup, bungalow sahibiyle konuşmaya Bu da sahilden görüntüsü..gidiyorum. 300 B diyor. Biz 250 B'a kalıyoruz zaten. Pazarlık edip onu da 250 B yapıyoruz. Bungalowları fethetmiş kumandan edasıyla gavurların yanına dönüyorum. Tamam diyorum, toplayın pılınızı pırtınızı, yarın sabah buraya taşınıyoruz.. Bir omuzlarına almadıkları kalıyor:)

Bu arada bungalowlar için konuşmaya gittiğimde iki alman kızla tanıştım. Söz şınorkelle dalmaya geldi, dedim "biz yarın sabah buraya taşınıyoruz, ondan sonra dalışa gitmeyi planlıyoruz , isterseniz siz de gelin". Onlar da kabul etti. Sabah saat 10'da buluşmak üzere sözleşip ayrıldık. Grup bir anda 6 kişi oldu..


Bu da akşam görüntüsüSandrin ve Eric akşam yemeğini başbaşa yemek istediklerini söyleyip bizden müsade istediler. 3 kişiyken beni yalnız bırakmamak için böyle bir talepleri olmamış -çok ince bir davranış- ama Luise gelip masayı dörtleyince kendilerini bu konuda daha özgür hissettiler.

Biz Luisele bungalowlara dönüp duşumuzu aldık. Yemeği dışarda yiyeceğiz. Buluşup bungalowlardan ayrılırken, bir çiftle tanışıyoruz. Burada tanışmışlar. Kız ingiliz Alice, erkek alman Franz. Bunlar da Alice ve FranzYemeğe beraber çıkıyoruz. Atlayıp deniz kıyısında bir restorana gidiyoruz. Sahilde, kumların içinde denize en yakın masaya oturup dalgaların sesi eşliğinde akşam yemeğimizin keyfini çıkartıyoruz. Tabi herkes birbirine yaptığını ettiğini soruyor, anlatıyor. Biz luisele bugün gittiğimiz plajı ve yarın yeni bungalowlara taşınacağımızı söyleyip onları da çağırıyoruz. Alice kabul ediyor gelmeyi, Franz biraz işim var deyip gelemem diyor. Ne işiyse! Alice'le Franz da gruba dahil oluyorlar artık. 8 kişi oluyoruz:)

Sabah erken kalmak gerekliliği, zaten bütün gün koşturup yorulmaca derken çok geç olmadan yatmaya gidiyoruz..

Hiç yorum yok: